DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU

Komisyon Adı:DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU
Konu:Netflix Kamu Politikaları Direktörü Pelin Mavili tarafından yapılan sunuma ilişkin görüşme
Dönemi:28
Yasama Yılı:3
Tarih:16 .01.2025

ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Kıymetli hazıruna da mahcubiyetlerimi ifade ediyorum. Öncesinde başka bir toplantım vardı, o yüzden biraz gecikmeli katılmak durumunda kaldım.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN – Estağfurullah.

ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Ama yok, bunu söylemem lazım. 

Şimdi, tabii, bir miktar tekrara düşecektir muhakkak ki söyleyeceğim hususlar çünkü toplantının evveliyatını takip edebilme imkânım olmadı ancak hocamızın açtığı başlıktan devam etmek istiyorum. 

Ben de bir toplantı vesilesiyle bir ülkede bulunduğumda “Famagusta” dizisine denk geldim ve şok oldum açık konuşmak gerekirse. Yani zamanlaması itibarıyla da bizim de farklı kuruluşlarda takip ettiğimiz raporlar, işte, kapalı Maraş meselesinin konuşulduğu, farklı farklı başlıkların Kıbrıs nezdinde değerlendirildiği bir zeminde çok bariz bir siyasal ajanda taşıyan, dahası ülkeleri karşı karşıya getirecek riskli yapımları… Muhakkak ki hani bir kitap yazıldığında dahi bir okuyucu, ikinci bir okuyucu vardır bir yerde bir imla hatası var mı yok mu diye. Dolayısıyla bu kadar kitlelere ulaşan bir zeminde, bir platformda açıkçası bu tip riskli başlıkların platformları faydadan ziyade zarar getireceği kanaatindeyim. Böyle olunca, Türk toplumunun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gönlünü alabilmek adına, ben, sizden, Kuzey Kıbrıs Türklerinin hayatını anlatan bir dizi bekliyorum. Böyle bir yapım şirketiyle de anlaşabilirsiniz. Mesela, sosyal medyada bir şey var… 

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN – Öneriniz var mı? 

ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Var. “Neydi Olacağı” diye Kuzey Kıbrıs Türklerinin Instagram’da çok tatlı bir sayfası var, bayılıyorum, çok esprili bir şekilde onların hayatlarını anlatıyor. Mesela, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki vatandaşların hayatını anlatan, Türklerin hayatını anlatan böyle bir komedi dizisi olsun; dolayısıyla gönlümüzü almanız lazım. 

Bunun yanı sıra, LGBT meselesi bizim çok ağırlıklı olarak karşımıza çıkan bir konu. Açıkçası, bir platformda herkesin kendinden bir parça bulması kıymetli bir mesele. Fakat bunun belirli bir dayatma görünümü içerisinde ve gerçekten hele ki izleyici kitlenizi dikkate alacak olursak belirli noktalarda bunun bir negatif örneklik teşkil edecek mahiyette, sürekli olarak çok normalleştirilerek bir propagandaya dönüştürülmesi gerçekten çok ciddi riskleri içinde barındırıyor ve bu noktada, çeşitli basın-yayın organlarına da yansıyan, bunun bir ön şart olarak yani bir dizinin yayınlanmasında yapımcı şirketlere bir ön şart olarak dayatıldığına dair haberler yer aldı. Dizilerin içeriklerine baktığımızda, bu içerikleri bir LGBT propagandası taşımayan dizilerin azlığını da düşündüğümüzde, gündelik hayatta da çok karşılaştığımız bir durum olmuyor böyle durumlar, dolayısıyla yoğunluğu itibarıyla basına yansıyan haberlerin doğruluk payı taşıyıp taşımadığına ilişkin yoğun bir şüphe bizde de hasıl oluyor. Dolayısıyla Netflix’in böyle bir propaganda aracına dönüşüyor olması kaygısını taşıyoruz. Bu bağlamda da açıkçası, yayınlarınızın çeşitlendirilmesine, normal aile hayatını da yansıtan yayınlarınızın çeşitlendirilmesine de büyük bir ihtiyaç olduğu kanaatindeyim ve dolayısıyla böyle bir propaganda duygusundan hatta belirli noktalarda aleni propaganda ve bu noktada açıkçası pek çok sınırı zorlayıcı mahiyette içeriklerin yer alıyor olmasından dolayı da çok ciddi anlamda toplumsal bir farkındalık ve hassasiyet gelişmiş vaziyette; bunu da iletmekle mükellefim. Sadece LGBT değil açıkçası yetişkin içeriklerinin de çok ileri düzeyde yansıtılıyor olması dolayısıyla da çok ciddi anlamda bir rahatsızlık oluşuyor. Yani bir kişi bir tarih dizisi izliyor, bir anda hiç ummadığı ve tarihsel gerçeklikte de yeri son derece tartışmalı, ahlak sınırlarını zorlayan bir sahneyle karşılaşabiliyorlar. Hâl böyle olunca, buna ilişkin olarak da ciddi bir tepki bize yöneliyor ve “Siz Dijital Mecralar Komisyonu olarak bununla ilgili ne yaptınız?” diye bize soruyorlar, biz de burada bunu size iletmek mecburiyetindeyiz. Herkesin kendine yer bulmasından hareketle, açıkçası biz Netflix üyeliğimizi iptal ettik. “Neden iptal ettiniz?” diye soracak olursanız, şimdi, “Ahit: Musa’nın Hikâyesi”nde, vadedilmiş topraklara meşruiyet zemini kazandıran İsrail’in sözde vadedilmiş topraklarına meşruiyet zemini kazandıran içerikler olduğuna kanaat getirdik. Bunun ötesinde, “herkesin kendine yer bulması” cümlenizden hareketle, Filistin hikâyeleri kısmının sessiz, sakin bir şekilde platformunuzdan kaldırıldığını üzülerek gördük, dolayısıyla ben Netflix üyeliğimi iptal ettim, ailecek iptal ettik.

Bunun yanı sıra, malumunuz, kamuoyunu son günlerde yoğun bir şekilde meşgul eden, daha doğrusu kamuoyunda bir hassasiyet oluşturan başka bir husus daha var: Tekel tartışmaları. Bu noktada, yapımcı şirketleri neye göre belirliyorsunuz ve bu minvalde, sektöre yeni giren oyunculara, sektöre yeni giren yapımcı şirketlere fırsat eşitliği temelinde kendilerini ifade edebilecek bir belirleme altyapısı oluşturuyor musunuz, değerlendirme altyapısı oluşturuyor musunuz? 

Son bir husus da az evvel söylediğim hususlarla ilişkili. Tarih dizilerinde zaman zaman tarihsel gerçeklikten kopulduğunu görüyoruz. Bu, sadece bizim tarihimizle ilgili değil, işte, efendime söyleyeyim, Roma İmparatorluğu’na ilişkin meselede de tarihten çok farklı içerikler görmekten biraz yoruluyoruz, birazcık hakikaten belgesellerin de gerçekçi zeminiyle karşılaşma ihtiyacı hissediyoruz. Bunu da ayrıca bir husus olarak iletmek istedim. 

Teşekkür ediyoruz sunumlarınız için, kolaylıklar diliyorum.