Konu | YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın, Yükseköğretim Kurulunun faaliyetleri hakkında sunumu |
Dönemi | 27 |
Yasama Yılı | 5 |
Tarih | 01 .03.2022 |
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; çok teşekkür ediyorum Sayın YÖK Başkanımız.
Gerçekten bizim çok önemsediğimiz alanlardan biri YÖK zaten, Komisyon olarak da ziyaretinize gelmiştik, orada da belli başlı hususları sizlerle zaten paylaşmıştık.
Benim şu alanda bir sorum var: Aslında, hepimizin malumu olduğu üzere, mesleki ve teknik eğitim gerçekten… Bütüncül bir istihdam planlaması noktasında mesleki ve teknik eğitimin önemine istinaden zaten Millî Eğitim Bakanlığımızın çok değerli çalışmaları var. Biz de Ankara’da sahada, bunları bizzat müşahede ediyoruz, gözlemliyoruz yakından. Bu çalışmaların, aslında, bir mütemmim cüzü mahiyetinde YÖK’ün de almış olduğu organize sanayi bölgeleri içerisindeki meslek yüksekokullarına ilişkin çeşitli teşvikler var. Ben, burada… Zaten yakın bir zamanda da Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştı, organize sanayi bölgelerinin içerisinde daha öncesinde -yanılmıyorsam- 82 tane meslek lisesi vardı, şimdi bunların bütün organize sanayi bölgelerine yaygınlaştırılması hususundaki adımı zaten Cumhurbaşkanımız açıkladılar. Bu noktada, meslek yüksekokulları nerede duracak ve buna ilişkin Millî Eğitim Bakanlığıyla koordinasyon hangi safhada; gerçekten, bilhassa genç istihdamı noktasında çok önemsediğimiz başlıklardan bir tanesi. Bu noktada YÖK’ün teşviklerini de büyük bir ilgiyle takip ediyoruz. Benim sorum, burada koordinasyon ne safhada? Buna bir miktar değinmek istedim.
Bunun yanı sıra Komisyon esnasında tabii ki çeşitli görüşler de beyan edildi; hepimiz siyasetçiyiz, burada görüşümüzü pekâlâ beyan edeceğiz. Millî eğitim gerçekten çok öncelikli bir mesele, her birimiz için çok öncelikli bir mesele ve Millî eğitime ilişkin olarak da yaptığımız her türlü planlamada özü itibarıyla bizim dünya sıralamasındaki üniversitelerimizin sayısının artırılması, buna ilişkin olarak akademik verimliliğin artırılması bence çok önemli. Akademik verimliliğin artırılması hususunda… Ben üniversiteden mezun olalı çok vakit geçmedi. Burada üniversiteden en erken mezun olanlardan, en yakın tarihte üniversiteden mezun olanlardan birisi de benim ve gittiğim üniversiteler mümkün olduğu kadar, aslında, tarafsızlığı ön planda tutmaya çalışan üniversitelerdendi ama her ne hikmetse benim okulumda öğretim üyeleri yahut profesörler “Başörtülü hâkim olur mu olmaz mı?” tartışmasını yapıyorlardı, ceza hukuku hocam bu tartışmayı yaptı. Çok yakın bir tarihten bahsediyorum, fi tarihinden bahsetmiyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Yanlış, tamamen yanlış.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Dolayısıyla, burada “yirmi senelik iktidar” diyoruz ama bir sürü vesayet odağıyla mücadele edilmek durumunda kalındığını, akademinin de aslında bir vesayet gibi hareket ettiği gerçeğini hatırdan uzak tutuyoruz; Kemal Gürüz örneği vesaire her birimizin hafızasında mahfuz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Yanlış, tamamen yanlış.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Dolayısıyla, bu yanlışları da bir kenara koymadan tartışmak bence tek taraflı bir yaklaşım olur, o yanlışları da açık ve seçik bir şekilde ortaya koymamız lazım. Yahut ben şununla da karşılaştım: Bir akademik derste konumuz hukuk ama belirli notlarda “X belediye başkanı, Y belediye başkanı” gibi konuların açıldığını, bunları tartıştığımızı yani akademik ve bilimsel üretime ayırmamız gereken zaman dilimini malanihaye tartışmalarla geçirdiğimize pek çok kere şahitlik ettim. Dolayısıyla, bence şöyle bir sorun da var; akademisyenler siyaseti siyasetçilere bırakmalılar, bilimsel üretime tam anlamıyla odaklanmalılar. Bugüne kadar yaşadığımız sıkıntı da özü itibarıyla aslında bir miktar bu oldu ve gerçekten, aslında, tek taraflı bir politik anlamda bizim baktığım…
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Sevgili Zeynep, biz de bireysel karşılaştığımız münferit olayları burada anlatırsak bu işin içinden çıkamayız.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Bunlar münferit değil, genel olaylar.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Yok yani…
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Ben, burada pek çok gencin de…
Bakınız, çok farklı noktalarda çok fazla gençle bir araya geliyorum ve orada, ciddi anlamda, gerçekten “academia”da bugüne kadar bir silsile hâlinde hâlâ etkilerini gördüğümüz tekelin etkileri doğrultusunda, bilhassa sosyal bilimlerde daha nesnel üretimin zor olduğu, kişilerin daha öznel kanaatlerini belirtmek durumunda kaldığı alanlarda bu tek tip görünümle mücadele etmek durumunda kaldıklarını, zaman zaman görüşlerini açıklamaktan geri durduğunu ifade eden arkadaşlarım var, genç arkadaşlarım var. Benim burada onların da bu tereddütlerini, karşılaştıkları bu hususu gündeme getirmem lazım. Mesela, ihraçlardan dem vuruluyor, barış için akademisyenler meselesini her birimiz biliyoruz. Türkiye’nin terörle mücadelesi meselesi siyasi bir meseledir. Dolayısıyla, akademisyenler siyaseti siyasetçilere bırakmalılar, akademisyenler akademik üretime odaklanmalılar ve bu noktada da belirli noktalarda siyasete müdahil olunduğu takdirde yahut Türkiye’nin makro ölçekteki plan ve projelerine, bundan çok daha ötesine, terörle mücadelesine ilişkin olarak…
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, başka bir tartışma konusuna geçiyor şimdi burada.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Hayır, ben başka bir…
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Bilim insanlarının siyaseti bırakmasını söylemek bir siyasi skandaldır.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Hayır, siyaset de bakın, siyaset de ben…
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Zeynepçiğim, sen genç bir siyasetçisin de böyle bir yaklaşım olamaz.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Şöyle ifadelendireyim…
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Neticede görüşlerimi…
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Kendimi daha doğru ifade etmeme müsaade edin.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Ben de akademisyenlik yaptım, değerli hocalarımın yanında söz almak istemiyorum ama gerçekten, hani, böyle bir bakış açısına, böyle bir tartışma alanına girmemize gerek yok.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Şöyle, ben, burada az evvelki atıflara istinaden…
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER – Müsaade edin, kendi görüşünü ifade ediyor yani bırakın.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Daha önceki atıflara istinaden şunu söylemek lazım: Türkiye’nin terörle mücadelesine ilişkin bir durumda herhangi bir pozisyon alındığında, gerçekten, burada ülkenin… Siz tahayyül edin.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Rektörleriniz yapıyor siyaseti. Atadığınız rektörler yapıyor.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Yani bu hepimizin mutabık kaldığı bir alan olmalı diye düşünüyorum.
YILDIRIM KAYA (Ankara) – Objektif…
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Siz de objektif olmayan değerlendirmelerinizi paylaştınız. Ben zaten burada az evvel ne dedim? Biz siyasetçiyiz, siyaseten vurduğumuz yeri anlatmak durumundayız.
LALE KARABIYIK (Bursa) – Anayasa hukuku hakkında bir Anayasa profesörü konuşmayacak mı yani? Allah aşkına.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Bakınız…
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER – Sayın vekiller…
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Şu an bence çarpıtmaktan uzak tutalım isterseniz. Benim orada sizin…
O atfı siz yaptınız.
ALİ KEVEN (Yozgat) – Ama böyle bir anlatım olmaz yani, böyle bir anlayış da olmaz, emin olun.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Tartışmayı başka bir noktaya getirdiniz Zeynep Hanım.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Ben tartışmayı başka bir noktaya getirmedim.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER – Ya, şimdi, Sayın Vekilimiz, bakın, “Akademisyen akademisyenliğini yapsın.” demeye getirdi. Yani siyasallaşmasın. “Üniversite siyasallaşmasın.” Bunu söylüyor. Bunda yadırganacak bir şey yok yani.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Bilimsel üretime odaklanalım diyorum.
YILDIRIM KAYA (Ankara) – Üniversiteyi siyasallaştıran, üniversiteye siyasetçiyi rektör olarak atamak zaten…
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Onların işine ve işleyişine…
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Partili Cumhurbaşkanının rektör atadığı bir yerde siyasallaşması… Tezatlık olur, zaten…
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER – Onlar öğretim üyesi arkadaşlar. Rektör…
Bakın, kanun gereği üniversite öğretim üyeleri bilfiil vazifesini yaparken siyaset yapabiliyor mu? Partilerde genel başkan olabiliyor mu? Genel Başkan Yardımcısı oluyor mu? Oluyor. Dolayısıyla, kanun buna müsaade ediyor. Yani milletvekilliği bittikten sonra üniversiteye dönmüş, rektör olmuş; bunun yadırganacak neyi var?
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Bakın, ben diyorum ki…
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Zeynep Hanım…
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Ama dilerseniz ben bir tamamlayayım.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER – Bakın, vazifesini yaparken eğer siyasi davranıyorsa, siyasetçi gibi davranıyorsa o zaman mesele var, orada sorun var.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Üniversitedeki disiplin süreçleri var zaten. Biz de üniversitede görev yaptık Hocam.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER – Biz de yaptık ya!
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Disiplin söylemlerinin, konuşmalarının, akademik tavrın, bunun zaten bir disiplin süreci var üniversite içerisinde.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Dilerseniz ben tamamlayayım.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER – Zeynep Hanım, bitirsin, lütfen…
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Şimdi, netice itibarıyla, siz, burada siyasal görüşlerinizi, “Akademi nasıl olmalı?”ya dair görüşlerinizi ifade ettiniz. Sizin ne kadar bunu ifade etme hürriyetiniz varsa benim de bu kadar ifade etme hürriyetim var, bunu bir kenara koyalım.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Elbette.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Bunun ötesinde, benim karşılaştığım mesele: Şimdi, bir dersi işlerken ortaya konulmuş bir ders süresi vardır. Bu ders süresinin nasıl işlendiği, aslında o dersin özü itibarıyla bir konusu ve müfredatı varken bu müfredata uyulması… Yani bilimsel üretim, makale üretimi noktasında “X belediyesinin şuyu, Y belediyesinin buyu.” vesaire bunların akademik üretime bir katkısı yoktur. Olgusal olarak bir olay vardır, hukuksal anlamda değerlendirilebilir, onların hepsi ayrı durumlar ama netice itibarıyla doğrudan doğruya siyasal tartışmaların olduğu, olgusal anlamda siyasal tartışmaların olduğu şeyler orada vakit kaybettirir. Burada, özü itibarıyla, olgusal bir olayı tartışmaktansa günlük siyasete malzeme edilemeyecek kadar değerli bir vakittir bence üniversitelerdeki vakit. Dolayısıyla, buna ilişkin farklı farklı tartışmaların yaşandığına şahitlik ettiklerini bana genç arkadaşlarım ilettiğinde, ben de bu noktada üniversitelerde süregelen vesayeti vurgulamak durumundayım çünkü buna şahit olan -hâlihazırda yıllara sâri bir yolculuk akademik yolculuk- yıllara sâri bir şekilde şahit olduğunu bize aktaran genç arkadaşlarımız var.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Bize aktarılanlar da var. Bu, bu Komisyonun konusu değil.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Dolayısıyla size aktarılan…
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER – Zeynep Hanım, toparlayın isterseniz.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Dolayısıyla, bu noktada, belirli noktalarda akademik verimliliğe odaklanacak şekilde, bilimsel üretime, makale sayılarına odaklanacak şekilde biz bu verimliliği artırmaya odaklanmalıyız. Ben, açıkçası, o genç arkadaşlarım adına da bunu vurgulamak durumundayım ve vurguladım.
Bunun yanı sıra, az evvel, yine -çok da seviyorum kendisini- Vekilimiz Serkan Bey de bahsettiler: İşte, “Gençler burada, gençler burada.” Bence gençler adına gençler konuşsun. Biz “Gençler şurada, burada.” demiyoruz. Türkiye’nin en büyük gençlik teşkilatının Genel Başkan Yardımcılığını vaktiyle yaptım ve hâlâ o teşkilat Türkiye’nin en büyük gençlik teşkilatı ama netice itibarıyla, biz buna rağmen “Gençler şurada, gençler bizim yanımızda, gençler şurada.” değil, her birimiz yaptığımız şeyleri ortaya koyacağız ve gençler buna göre karar verecek. Dolayısıyla son karar, son tercih nihai olarak gençlerin olacak.
Ben çok teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.